Ahmet Kaya (Yakarım Geceleri)
Vakit geçtikce şarkıları daha fazla dinlenir olan ahmet kayadan bir şarkı daha ekliyoruz, ahmet kaya yakarım geceleri sözleri :
Bu aşkın nüshası rüzgarlarda
Aslı bende kalacak
Bizi hasret saracak
Bulutlar çıldıracak
Ayrılık başımı döndürüyor
Kavuşmayı özlettin
İntiharlar kuşandım
Bu aşkı sen kirlettin
Geçtim borandan kardan
Yitirdim bahçeleri
Ellerimi tutmazsan gülüm
Yakarım geceleri
Bu aşkın nüshası rüzgarlarda
Kahrı bende kalacak
Sende ihanet gülüm
Bende matem kalacak
Bu aşkın efkarı şarkılarda
Hüzün bende solacak
Bizi zaman yenecek
Ve anılar kalacak
Geçtim borandan kardan
Yitirdim bahçeleri
Ellerimi tutmadın yar
Yatamam geceleri.
Ahmet Kaya (Unutamam Seni)
Gün gelir de beni unutursun demiştim
Kalbimdeki bu derdi uyutursun demiştim
Ne ben seni unutabildim
Ne bu gönlümü avutabildim
Ne bu derdimi uyutabildim
Unutamam seni, unutamam seni
Unutamam seni, unutamam
Aşkını çekerim geleceksin diyerek
Belki gözyaşımı sileceksin diyerek
Ne ben seni unutabildim
Ne bu gönlümü avutabildim
Ne bu derdimi uyutabildim
Ahmet Kaya Öyle Bir Yerdeyim Ki
Öyle bir yerdeyim ki
Ne karanfil ne kurbağa
Öyle bir yerdeyim ki
Bir yanim mavi yosun çalkalanır sularda
Bir yanim mavi yosun çalkalanır sularda
Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe
Öyle bir yerdeyim ki
bir yanim çığlık çığlığa
Öyle bir yerdeyim ki
Anam gider Allah allah kızım düşmüş sokağa
Anam gider Allah allah ölüm düşmüş sokağa.
Ahmet Kaya (Metrisin Önünde)
Metrisin önünde durdum
Hasretim yerlere vurdum.
Ben dağlarda uçan kuştum
Kanatlarımdan vuruldum.
Yıllar var ki yorgunum ben
Gökyüzüne vurgunum ben
Mahpuslarda durgunum ben.
Metrisin önü kahveler
Kahvede can annem/dostalar bekler.
Dağlar köyler türkü söyler
Dağlar köyler yolum gözler.
Geze geze yoruldum ben
Gökyüzüne vuruldum ben
Mahpuslarda duruldum ben.
Ahmet Kaya (Şafak Türküsü)
Beni burada arama
Arama anne
Kapida adimi sorma
Saclarina yıldız düsmüs
Koparma anne aglama.
Kac zamandir yüzün trasli
Gözlerim safak bekledim
Uzarken ellerim kulağım kiriste
Ölümü özledim anne.
Yasamak isterseken delice
Ah.. verebilseydim keske
Yüregi avcunda kosan herbir anneye
Tepeden tirnaga ogula
ve kiza kesmis
bir ülkeye armagan
Düslerimle sinirsiz
diretmisligimle genc
Saskinligimla cocuk devrederken sirdasima
Usulca aci verdi yanagimda tomurcuk
Pir Sultan´i düsün anne, Seyh Bedretinn´i
Börklüce´yi, Torlak Kemal´i
Insanlari düsün anne
Düsün ki yüregin sallansin
Düsün ki o an güzel günlere inanan
Mutlu bir Yusufcuk havalansin
Yani benim güzel annem
Ala safaginda ülkemin yıldız ucurmak varken
oturup yıldızlar icinde kendi buruk kanimi ictim
Ne garip duygu su ölmek
öptügüm kizlar geliyor aklima
Bir aciklamasi vardir elbet giderken dar agacina
Geride masa üstünde boynu bükük
kaldi kagit kalem.
Bagisla beni güzel annem
Ogul tadinda bir mektup yazamadim diye
kizma bana.
Elleri deysin istemedim
Gözleri deysin istemedim
Aglayip kokluyacaktin
Belki bir ömür tasiyacaktin koynunda.
Yasamak agrisi asildi boynumda
Oysa türkü tadinda yasamak isterdim
Ölmek ne garip sey anne
Bayram kartlarinin tutsakligindan asirip bayrami
Sedef kakmali bir kutu icinde
vermek isterdim cocuklarin ellerine
Sonra, sonra benim güzel annem
damdan düser gibi vurulmak isterdim bir kiza
Gecenin kiyisinda durmusum
Kefenin cebi yok
Koynuma yıldız doldurmusum
kosun cocuklar kosun
sabah üstüme üstüme geliyor
Kisacasi güzel annem
Bir cicegi düsünürken ürpermek yok
Gülmek umud etmek özlemek
ya da mektup beklemek
gözleri yatirip iraklara.
Ölmek ne garip anne
artik duvarlari kanatircasina tirnagimla
saskin umutlu siirler yazamiyacagim
mutlak bir inancla gözlerimi tavana cakamiyacagim
Baba olamiyacagim örnegin
toprak olmak ne garip sey anne.
Ucurumlarki sende büyür
dagdir ki sende göcer
ben bayram derim cicek derim
cam diplerine acmis kanatlarini kozalak derim
gül yanakli cocuga benzer
yinede oglunu yitirmek ne garip sey anne
Her kavgada ölen benim
Bayrak tutan carpisan
her kadin topragi tirnakliyarak
dogurur beni
Özlem beni kavga benim ask benim
Bekle beni anne.
bir sabah cikagelirim
bir sabah anne bir sabah
Acini süpürmek icin actiginda kapiyi
adi baska sesi baska
Nice yasitim
Koynunda çiçekler
Çiçekler icinde bir ülke getirirler.
Ahmet Kaya ( Adı Yılmaz )
Dalyan gibi bir çocuktu
Benim gözümde küçüktü
Küstüde dağlara çıktı
?ner mi inmez mi bilmem
şimdi dağların tozudur
Belki isyanın sazıdır
Halen kalbimde sızıdır
Diner mi dinmez mi bilmem
Adı Yılmaz kendi yılmaz
Makamı yok dem tutulmaz
Dağlara soru sorulmaz
Döner mi dönmez mi bilmem
Mavi gözleri boncuktur
Ölüm korkusu ?uncuktur
Azrail at? kancıktır
Biner mi binmez mi bilmem
Parkasına kar ya?m??tır
Bir kenarda a?lam??tır
Belki elleri yanm??tır
Söner mi sönmez mi bilmem
Adı Yılmaz kendi yılmaz
Makamı yok dem tutulmaz
Dağlara soru sorulmaz
Döner mi dönmez mi bilmem
Ahmet Kaya (Bir veda havası)
Vakit tamam seni terk ediyorum
Bütün alışkanlıklardan öteye
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum
Doymadım inan kanmadım sevgiye.
Korkulu geceleri sayar gibi
Birdenbire bir yıldız kayar gibi
Ellerim kurtulacak ellerinden
Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi.
Aşksa bitti gül ise hiç dermedik
Bul kendine kuytularda hadi dal
Seninle bir bütün olabilirdik
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal.
Vakit tamam seni terk ediyorum
Bu incecik bir veda havasıdır
Parmak uçlarına değen sıcaklığı
İncinen bir hayatın yarasıdır.
Kalacak tüm izlerin hayatımda
Gözümden bir damla yaş aktığında
Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
Kan tarlası gelincik şafağında.
Ölümse korktun savaşsa hep kaçtın
Vur kendini korkularda hadi al
Sen bir suydun sen bir ilaçtın
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal
Hoşçakal iki gözüm, hoşçakal
Sen bir suydun sen bir ilaçtin
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal iki gözüm, hoşça kal...
Basim Belada
Bugün düşünemiycen kadar başım belada
Köşe başları tutulmuş üstelik yağmur yağmada
İler tutar yanı yok,iler tutar yanı yok
Fişlenmişim,adım eşgalim bilinmekte
Üstelik göğsümde,yani yam şuramda
Kirli sakalıyla bir eşkıya gezinmekte
Başım belada
Adamın biri vurulmuş sokakta,
Cebinde adresim bulunmuş
Başım belada
Tabancamı unutmuşum helada
Nerden baksan tutarsızlık,nerden baksan tutarsızlık,
Nerden baksan ahmakça
Başım belada
Üzerime kan sıçramış doğarken
Uykularım yarıda kalmış
Başım belada
Senelerce kuralsız yaşamışam
Nere gitsem çaresi yok,nere gitsem çaresi yok
Nere gitsem çaresi yok yanmışım
Sevdim inanamiycan kadar seni esmer kız
Kirpiklerimde çırpınan şu tuzlu gözyaşımda
İhanetin adı yok,ihanetin adı yok
Neylersin ki çember daralmakta
Şimdilik hoşçakal yaban çiçeğim
Yasal mermisiyle bir komiser yaklaşmakya
Başım belada...
Ayrılığın Hediyesi
Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız doğmuş gökyüzü ay aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Birben kaldım tenhasında...
Gecenin avutulmamıs ben.
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar utangaç boynunun
kolyesi olsun
Buda benim sana
ayrılırken hediyem olsun.
Soytarılık etmeden
güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden
doğan güneşe
Bütün aydınlıkları içine
sezebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu
arasıra biliyorsun
Şimdi iyi niyetlerimi bir bir
yargılayıp asiyorum
Bu son olsun, son olsun.
Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın
İşi gücü olanlar çoktan gitti
Bir ben kaldım voltasında gecenin
Hic uyumamış ben
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar utangaç
boynun kolyesi olsun
Bu da benim sana
Ayrılırken hediyem olsun.
Kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni
Beyninin icindekileri anlıyabilmek ve
Yitirmeden yüzündeki anlık
tebessümü
Bütün saatleri öyleyce
Dondurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun
Artık sigarayı üç pakete
çıkarttım günde
Olsun gözüm olsun,
ne olacaksa olsun...
Bir veda havası
Vakit tamam seni terk ediyorum
Bütün alışkanlıklardan öteye
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum
Doymadım inan kanmadım sevgiye.
Korkulu geceleri sayar gibi
Birdenbire bir yıldız kayar gibi
Ellerim kurtulacak ellerinden
Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi.
Aşksa bitti gül ise hiç dermedik
Bul kendine kuytularda hadi dal
Seninle bir bütün olabilirdik
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal.
Vakit tamam seni terk ediyorum
Bu incecik bir veda havasıdır
Parmak uçlarına değen sıcaklığı
İncinen bir hayatın yarasıdır.
Kalacak tüm izlerin hayatımda
Gözümden bir damla yaş aktığında
Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
Kan tarlası gelincik şafağında.
Ölümse korktun savaşsa hep kaçtın
Vur kendini korkularda hadi al
Sen bir suydun sen bir ilaçtın
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal
Hoşçakal iki gözüm, hoşçakal
Sen bir suydun sen bir ilaçtin
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal iki gözüm, hoşça kal...
Birazdan Kudurur Deniz
Birazdan kudurur deniz.
Birazdan dalgaların sırtından
Üst üste fışkıran rüzgârlar
Bir intikam gibi saldırınca üstüne
Yüzüne şarkılar çarpar
Yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın
Sen artık,
Sen artık buralarda duramazsın.
Artık sazın bağrı mı olur,
Kimsenin bilmediği bir ağrı mı,
Gider kendine gömülürsün.
Yoksa bu şehir, bu sokaklar
Seni alır kullanır, seni alır kullanır
Santim santim çürürsün.
Bazen bir uçurum kalır,
Bazen de martıların ardından
Velvele koparan bir leş kalır,
Bir intihar gibi puşt olunca sevdalar.
Sırtını duvara yaslar,
Sırtını ağaca yaslar, susarsın.
Sen artık hiçbir sözü,
Hiçbir sözü kaldıramazsın.
Şimdi bir yeni sevda mı olur,
Kimsenin kapını çalmadığı bir inziva mı,
Tutar sıfırdan başlarsın.
Yoksa bu ilişkiler, bu zaaflar
Seni yiyip bitirir, seni yiyip bitirir
Dirhem dirhem azalırsın.
Biz Üç Kisiydik
Biz üç kişiydik; Bedirhan, Nazlıcan ve ben
Üç ağız, üç yürek, üç yeminli fişek...
Adımız bela diye yazılmıştı dağlara taşlara
Boynumuzda ağır vebal, koynumuzda çapraz tüfek.
El tetikte kulak kirişte ve sırtımız toprağa emanet
Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi
Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık
Deniz çok uzaktaydı ve dokunuyordu yalnızlık.
Gece uçurum boylarında, uzak çakal sesleri
Yüzümüze, ekmeğimize, türkümüze çarpar geçerdi
Göğsüne kekik sürerdi Nazlıcan, tüterdi buram buram
Gizlice ona bakardık, yüreğimiz göçerdi.
Belki bir çoban kavalında yitirdik Nazlıcan' ı,
Ateşböcekleriyle bir oldu kırpışarak tükendi.
Bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza,
Kurşun gibi, mayın gibi tutuşarak tükendi...
Oy Nazlıcan vahşi bayırların maralı
Nazlıcan saçları fırtınayla taralı
Sen de böyle gider miydin yıldızlar ülkesine
Oy Nazlıcan... oy canevinden yaralı.
Nazlıcan serin yayla çiçeği
Nazlıcan deli dolu heyecan
Göğsümde bir sevda kelebeği
Nazlıcan ah Nazlıcan...
Artık yenilmiş ordular kadar eziktik, sahipsizdik
Geçip gittik, parka ve yürek paramparça
Gerisi ölüm duygusu, gerisi sağır sessizlik,
Geçip gittik, Nazlıcan boşluğu aramızda.
Bedirhan'ı bir gedikte sırtından vurdular
Yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları
Omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca
Titredi ve iki yana düştü kolları.
Ölüm bir ısırgan otu gibi sarmıştı her yanını
Devrilmiş bir ağaçtı ay ışığında gövdesi
Uzanıp bir damla yaş ile dokundum kirpiklerine
Göğsümü çatlatırken nabzımın tükenmiş sesi.
Sanki bir şakaydı bu, birazdan uyanacaktı,
Birazdan ateşi karıştırıp bir cigara saracaktı
Oysa ölüm sadık kalmıştı randevusuna ah
O da Nazlıcan gibi bir daha olmayacaktı.
Ey Bedirhan; katran gecelerin heyulası,
Ey Bedirhan; kancık pusuların belası
Sen de böyle bitecek adam mıydın, konuşsana...
Ey Bedirhan ey mezarı kartal yuvası.
Bedirhan mor dağların kaçağı
Bedirhan mavi gözleri şahan
Zulamda suskun gece bıçağı
Bedirhan ah Bedirhan.
Biz üç kişiydik
Üç intihar çiçeği
Bedirhan, Nazlıcan ve ben
Suphi...
Dardayım Yalanım Yok
Dardayım yalanım yok
Baskın yedim gün gece
Örselendi aşklarım üstelik
Bir uzak diyardayım
Günaydın anneciğim, günaydın babacığım
Yine sabah oluyor
Evde sabah olmaz deme
Orda günler geçmez deme
İçime sancı doğuyor
Yüreğimi bir kalkan bilip, sokaklara çıktım
Kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum
Sıkıldım dertlendim dostlarımla buluştum
Bugün de ölmedim anne
Kapalıydı kapılar, perdeler örtük
Silah sesleri uzakta boğuk boğuk
Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük
Bugün de ölmedim anne
Üstüme bir silah doğruldu sandım
Rüzgar beline dolandığında bir dalın
Korktum, güldüm, kendime kızdım
Bugün de ölmedim anne
Bana böylesi garip duygular
Bilmem neye gelir nereye gider
Döndüm işte, acı yüreğimden beynime sızar
Bugün de ölmedim anne
Doruklara Sevdalandım
Filiz filiz harelendim dağlara uymak için
Kan gölünde kurulandım hayatı duymak için
Kavgalara kuyulandım sabaha varmak için
Kavgalara kuyulandım sabaha varmak için.
Kekik kokusu duydum
Kekik kokusu koynunda huysuz gecenin
Uyandım birdenbire
Haydi dedim yüreğim gidelim bu şehirden
Bu şehir koparmak istiyor beni özlemlerimden
Yorgunum;
Çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı var
Yine de yaşamaktan duyduğum mutluluğun tadına
Düşmanlarım ulaşamazlar...
Katarlar gelir geçer bir geceden bir geceye
Yüreğim yare yare iz bırakır bin acıya
Gün olur şafaklanır karanlıklar bin parçaya
Gün olur şafaklanır karanlıklar bin parçaya.
Denizlerde dalgalandım taşları oymak için
Doruklara sevdalandım ışığa doymak için
Irmaklarda durulandım dağları duymak için
Irmaklarda durulandım dağları duymak için.
Bir kuş çiz yavrum yüzüme gözyaşınla
Bir kuş tel tel kirpiklerim kanat olsun
Bir kuş çırpınan kalbi dudağımda
Bir kuş yavrum sıcaklığın beni bulsun.
Bahar gelmiş balam benim
Bahar gelmiş dayanmış
Dalda yaprak bebeciğim
Suda köpük uyanmış
Kuzulara özenmiş kızım benim
Körpe sesler dinlenmiş
Ay ışığında yanmış yavrucuğum
Onun için beyazmış.
Şarkılar gelir geçer bir heceden bir heceye
Yüreğim yare yare yankılanır bin acıya
Gün olur ufalanır karanlıklar bin parçaya
Gün olur ufalanır karanlıklar bin parçaya
Hep Sonradan
Ne sen leyla' sın ne de ben mecnun
Ne sen yorgun ne de ben yorgun
Kederli bir akşam içmişiz sarhoşuz hepsi bu
Hep sonradan gelir aklım başıma hep sonradan sonradan
Hep sonradan gelir aklım başıma hep sonradan
Hep sonradan gelir aklıma hep sonradan, sonradan
Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan
Ne sen bulutsun ne de ben yağmur
Ne sen mağrur ne de ben mağrur
Hüzünlü bir akşam susmuşuz durgunuz hepsi bu
Jilet yiyen kız
O kızı nerde nasıl görsem
Aklımı başımdan alır ağzı
Saçları şıra köpüğü desem
Kaşları bıçak izi kırmızı
Yakut pulları mı bu ne görkem
Kanlı gözbebeklerindeki yazı
Beni nasıl büyüledi bilmem
Kirpikleri örümcek kırmızı
Kızıl demirden bir ünlem
Salınması yangın yalazı
Korkmasam öpmeye eğilsem
Dişleri elektrik kırmızı
Jilet yiyen kız Merih’li gecem
Birlikte bulacağız belamızı
Sonumuz kuşkusuz cehennem
Kırmızı kırmızı kırmızı
Çarpılmışım başım sersem
Sevdim jilet yiyen kızı
Göğsündeki kumrulara değsem
Gagaları zehirli kırmızı
İçerse kezzap içer hem
Sarhoş da olmaz azıp bazı
Yasak bölgelerine insem
Tüyleri ısırgan kırmızı
Gece gündüz tek düşüncem
Kasıklarımdaki ince sızı
Artık kimseyle sevişemem
Anladım sevişmek kırmızı
Kızıl demirden bir ünlem
Salınması yangın yalazı
Korkmasam öpmeye eğilsem
Dişleri elektrik kırmızı
Jilet yiyen kız Merih’li gecem
Birlikte bulacağız belamızı
Sonumuz kuşkusuz cehennem
Kırmızı kırmızı kırmızı
Odam kireçtir benim
Odam kireç tutmuyor
Kumunu katmayınca
Sevda baştan gitmiyor
Sarılıp yatmayınca
Baba ben derviş miyem
Hırkamı giymiş miyem
Ben sevdim eller aldı
Niye ben ölmüş müyem
Odamı kireç eyle
Yüzümü güleç eyle
Yandım aşkın elinden
Gel bana ilaç eyle
Odam kireçtir benim
Yüzüm güleçtir benim
Soyun da gel yanıma
Tenim ilaçtır benim
Öyle Bir Yerdeyim Ki
Öyle bir yerdeyim ki
ne karanfil ne kurbaða
Bir yaným mavi yosun
Dalgalanýr sularda
Dostum dostum
Güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çýldýrtan denge
Yaprak döker bir yanýmýz
Bir yanýmýz bahar bahçe
Öyle bir yerdeyim ki
Bir yaným çýðlýk çýðlýða
Öyle bir yerdeyim ki
Anam gider Allah Allah
Öyle bir yerdeyim ki ne karanfil, kurbaða
Öyle bir yerdeyim ki
Bir yaným mavi yosun çalkalanýr sularda
Bir yaným mavi yosun çalkalanýr sularda
Dostum, dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çýldýrtan denge
Yaprak döker bir yanýmýz
Bir yanýmýz bahar bahçe
Öyle bir yerdeyim ki bir yaným çýðlýk çýðlýða
Öyle bir yerdeyim ki
Anam gider Allah, Allah kýzým düþmüþ sokaða
Anam gider Allah,Allah dölüm düþmüþ sokaða
Tut ki gecedir
Tut ki gecedir
Karanl?k s?vas?r ellerine camlardan
Birden k?rm?z?ya doner trafik ?s?klar?
Kukurtlu dumanlar yukselir
Korkuya batm?s cam k?r?g? adamlardan
Tehlikeye buyur sakallar?.
Tut ki gecedir
Ihbarlar birer sansar
Bir telefondan bir telefona atlar
Yer alt? orgutleri tetik ustunde
Adres degistirmis silah kacakc?lar?
Fahiseler birbirinden kuskulan?yor.
Tut ki gecedir
katiller huzursuz
h?rs?zlar sinirli
Hainler urkekcedir
Elleri telefona kendiliginden uzan?yor
ihanete gece muthis bir gerekcedir
ihbarlar birer sansar
bir telefondan bir telefona atlar
Ihanet bir bilmecedir
Bu aşkın nüshası rüzgarlarda
Aslı bende kalacak
Bizi hasret saracak
Bulutlar çıldıracak
Ayrılık başımı döndürüyor
Kavuşmayı özlettin
İntiharlar kuşandım
Bu aşkı sen kirlettin
Geçtim borandan kardan
Yitirdim bahçeleri
Ellerimi tutmadın yar
Yatamam geceleri
Bu aşkın nüshası rüzgarlarda
Kahrı bende kalacak
Sende ihanet gülüm
Bende matem kalacak
Bu aşkın efkarı şarkılarda
Hüzün bende solacak
Bizi zaman yenecek
Ve anılar kalacak
Geçtim borandan kardan
Yitirdim bahçeleri
Ellerini tutamazsam gülüm
Yakarım geceleri
Yalancı Ayrılık
Yoksun... umurumda bile değil
Başucumda resmin hala duruyor
Yoksun... defterimdeki yazın hiç silinmedi
Eşiğimdeki ayak izin, hergün gelişin
Gözlerimce gidişin hiç bilinmedi.
Varsın böyle geçsin yabancı günler
Varsın canımı yaksın yine yalnızlık
Seninle doluyken baktığım dünler
Yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık.
Yoksun... umurumda bile değil
Dudağımda adın şiir oluyor
Yoksun... ezberimdeki sevdan hiç okunmadı
Eşiğimdeki ayak izin, hergün gelişin
Yüreğime gidişin hiç dokunmadı.
Varsın böyle geçsin yalancı günler
Varsın canımı alsın yine yalnızlık
Kokunu verirken vazomda güller
Yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık.
Yaşamadın Sen
Sensiz geçmiyor bu günler biliyor musun
Yüreğine beni, beni soruyor musun
Öyle yalnız, yalnız kaldım biliyor musun
Türküler söyledim sana duyuyor musun
Yıllar oldu oralardan çıkamıyorsun
Bağlanmış elin ayağın kaçamıyorsun
Bir kuş oldun gökyüzünde, uçamadın sen
Nehir oldun ırmak oldun, taşamadın sen
Çocuk oldun sokaklarda, oynamadın sen
Doğdun da büyüdüN ama yaşamadın sen
Yıllar oldu oralardan çıkamıyorsun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder